Evet, uzun bir aradan sonra bir şeyler yazmam gerekiyordu. Son günlerde karşılaştığım bir durumu size anlatmanın iyi olacağını düşündüm. Buradan kendinize pay biçebilirsiniz.
Uzun zamandır neden yazmadın derseniz, kitap üzerinde çalıştım. Sona yaklaşıyorum. Bittiğinde umarım beğenirsiniz.
Biz konumuza geri dönelim. Biliyorsunuz ben İzmir içinde birebir öğrenci çalıştırırken, İzmir dışında olanlar içinde online danışmanlık ve personal trainer olarak fitness konusunda hizmet veriyorum. Genel anlamda insanlar bu tip bir danışmanlık veya bire bir çalışma için kimden yardım alacaklarını tam olarak kestiremezler. Biraz bu konudan bahsedeceğim.
Size ilk sorum şu; vücudunuzda olan bir kesiği, terziye mi diktirirsiniz, yoksa ilk yardım hemşiresine mi? Peki elbise diktirecekseniz hangisini tercih edersiniz? İkisi de dikiş dikiyor, iki parçayı bir araya getirebilirler derseniz, “haklısınız” diyerek konuyu burada kapatabilirim. Böyle düşünüyorsanız yazının devamını okumanıza gerek yok.
Efendim, şöyle bir kurgu üzerinden gidelim. Bir yoga eğitmeni fiziğini daha iyi hale getirmek, ayrıca zor olan yoga pozları ile başa çıkabilmek için kuvvetini arttırma ile ilgili bir fitness eğitmeninden yardım istemiş olsun (Evet evet istiyorlar emin olun.). Burada sizce seçimi nasıl olmalı? En ucuz eğitmen? En iyi salon? En bilgili eğitmen? En kaslı eğitmen? Tenis antrenörü? Tenis antrenörü diyenler lütfen ilk çıkıştan sola dönün orada arkadaşlar sizi başarınız için tebrik edecek.
Bir fiziği düzeltmenin ve şekle sokmanın tek yolu yok. Tonlarca yolu var. Amaç sadece incelmekse bol bol koşmak ve yürümek bile yeterli. Birazda beslenmenize çeki düzen verirsiniz oldu bitti. Peki burada yoga eğitmeni için nasıl bir yol izlenmeli? Sadece koşması yeterli mi? Bence değil. Gelin konuya biraz daha yakından bakalım.
Bence, yoga eğitmenlerinin prestij ve reklam için en ideal pozları (asanalar yada adı her neyse) kollar üzerinde ayaklar yere değmeden yaptıkları pozlardır. İnstagramda çok şık durur. Gidilen her yerde bu tip bir poz verilir ve foto çekilir. Sonra herkes der ki ooo bu yoga eğitmeni olayı aşmış. Sizce de öyle değil mi? Afili bir handstand kimi etkilemez ki? Kurguda bahsettiğimiz eğitmen bunlar içinde yardım istiyordu, hatırlayalım.
Bu eğitmen için doğru yaklaşım ne olacak birlikte düşünelim. Yoga eğitmeninin genelde pt studiolarda yaptırılan, plyometrik, slide march, sand bag, trx, çabuk kuvvet çalışmaları, old school weightlifting, fonksiyonel antrenman (bence fonksiyonel antrenmanı tam olarak bilen az, birazdan anlatacağım) gibi çalışmalara ihtiyacı var mı? Evet bu çalışmaların hepsi zayıflamasına ve fiziğini şekillendirmesine yardımcı olur. Ama gerçekte bu çalışmalara ihtiyacı var mı? Bir yoga eğitmeni için bu çalışmalar fonksiyonel mi?
Yoga eğitmeni kendi pratiklerinde neler yapar ve nelere ihtiyacı vardır bunları birlikte inceleyelim.
Ciddi anlamda nefes pratiği yaparlar, esnekliğe ihtiyaç duyarlar, uyguladıkları pozlar için core kuvvetine-satabilitesine, kol kuvvetine, bütün vücudun dengesine ve kontrol edebilmeye ihtiyaçları vardır. Burada bahsettiğim kuvvet şekilleri hem dinamik hem de statik şekilde geliştirilmelidir. Ufak tefek ihtiyaçları burada anlatmayacağım.
Bu kişinin daha hızlı koşmaya, daha patlayıcı olmaya, daha ağır squat yapmaya ihtiyacı var mı? Atlet gibi çalıştırılmasına gerek var mı? Bence yok. Aslında onun için fonksiyonel olmayan, fakat başkaları için fonksiyonel olan çalışmaları yapmasına gerek yok. (Bu cümleden fonksiyonel antrenmanın ne olduğunu anlayabilirsiniz.)
Şimdi size bir tabirden bahsetmek istiyorum. Bence tamda burada öğrenmemiz gerekli. Proprioreseptif algı. En kısa tanımı ile, pozisyon ve hareket ile ilgili iç algısal geri bildirim. Yoga eğitmeni kendi alanı ve pratikleri ile ilgili bu algısını sizce atletik çalışmalar veya ağırlık çalışmaları yaparak geliştirebilir mi? Bence geliştiremez, çünkü yapılan çalışmaların proprioreseptif algı çeşitlemeleri birbirinden farklıdır. Peki nasıl olmalı?
En başta söylemiştim, fiziği şekillendirmenin çok farklı yolları var, önemli olan hangisinin bize uygun olduğu. Bence bu yoga eğitmeni için antrenman planlarken, onun iç algısını geliştirebilecek, stabilitesini, core kuvvetini, kol kuvvetini ve genel olarak uygulayacağı pozlarda onu destekleyecek diğer kasları kuvvetlendirmek önem kazanmaktadır. Özellikle unileteral çalışmaları barındıran geneli vücut ağırlığı ile yapılan drillere dayanan, direnç lastikleri ile desteklenmiş çalışmalar çok etkili olacaktır. Bu çalışmalar maksimal kuvvet + yağ yakımı şeklinde planlanabilir. Ekipman olarak sadece küçük bir direnç lastiği yeterli olur. Geri kalan her şey antrenörün bilgi, değerlendirme ve yorumlama kapasitesine kalmıştır.
Bu konuyu tecrübe ettiğim bir örnek üzerinden anlatmam aklınızda canlanması için en uygun yoldu. Önemli olan zayıflamak veya şekillenmek değil, bunu kendinize en uygun antrenman planı ile yapmak. Sizin ihtiyaçlarınızın karşılanması ve gereksiz şekilde sizin için fonksiyonel olmayan bir kuvvet&kondisyon yapılanmasına gidilmemesi.
Günümüzde neredeyse elinizi sallasanız bir personal trainera çarpar. Yaşı 21-60 arası bir çok antrenör ve kişisel çalıştırıcı var. Bu yüzden önce neye ihtiyacınız olduğuna karar vermeli ve ona göre antrenörünüzü seçmelisiniz. Bu sayede size en doğru yolu antrenörünüz gösterecek ve gerçekten kendinize uygun fonksiyonel şekilde antrenman yapmış olacaksınız.
Lütfen yazıyı okuyan yoga eğitmeni veya uygulayıcısı arkadaşlarım varsa bana kızmayın kırılmayın. Amacım sadece akılda canlandırmayı kolaylaştırmaktı.
Merhabalar, ben 20 yaşındayım haftanın 3 günü ağırlıkla çalışarak,3 gün de kardiyo şeklinde bir spor rutinim var. Ve kalçamın daha büyük ve şekilli olmasını istiyorum bunun için de deadlift, ağırlıklı squat ve hip thrusts yapıyorum. Ama bacaklarım vücuduma oranla kalın oldukları için daha da kalınlaşmalarından korkuyorum. Sizce nasıl bir yol izlemeliyim?
Selamlar, böyle durumlarda bence kalça çalışması için daha izole hareketler kullanlabilir. Evet büyümesi daha fazla zaman alır ama bacakların kalınlaşmasının önüne geçilmiş olur. 🙂